Meme Kanseri Tedavisi

Prof. Dr. Abut Kebudi
Genel Cerrahi Uzmanı
Cerrahi Onkoloji Uzmanı

Erken evre meme kanseri tanısı konulan hastanın tedavisi

Erken evre meme kanseri tanısı koyduğumuz bir hastanın tedavi süreci nasıl ilerler? Tedaviye nasıl yön veririz?

Erken evre meme kanseri, hastalığın memede sınırlı kaldığı ve koltuk altına ya sıçramadığı ya da sınırlı bir sıçrama şüphesinin olduğu bir durumdur. Genellikle tedavi cerrahi ile başlar. Geçmişte meme kanseri tanısı konulduğunda memenin tamamı alınırken, günümüzde bu yaklaşım büyük ölçüde değişmiştir. Erken evre meme kanseri olan bir kadında daha sınırlı cerrahiler yapılmaktadır. Hatta meme koruyucu cerrahi ile hem kanseri tedavi etmek hem de sonrasında iyi görünümlü bir meme yapısı elde etmek amaçlanır.

Memede uygun bir kozmetik ve kanseri yok edici cerrahi yapıldıktan sonra, birtakım yöntemlerle koltuk altındaki lenf bezleri belirlenir. Bu belirleme işleminde radyoaktif maddeler, boyalı maddeler gibi çeşitli yöntemler kullanılabilir. Hasta narkoz altındayken bu lenf bezlerinden örnekleme yapılır. Alınan birkaç lenf nodu, ameliyathalede patoloji uzmanı tarafından incelenir ve tutulum olup olmadığı belirlenir. Tutulum olmadığı durumda koltuk altındaki işlem tamamlanır. Tutulum varsa, cerrahi biraz daha genişletilebilir. Bazı durumlarda ise tutulumun sınırlı olduğu hallerde cerrahi genişletilmeyip, sonrasında radyoterapiye bırakma imkanı da olabilir. Yani sonuç olarak memeye ve koltuk altına iki ayrı cerrahi işlem uygulanır.

Meme cerrahisinde estetik kaygının önemli olduğu unutulmamalıdır. Bunun dışında çıkarılan kitle, patolog tarafından değerlendirilir. Tümörün tamamen çıkarılıp çıkarılmadığı, sınırda tümör olup olmadığı kontrol edilir. Tümörün tamamen sağlam sınırlarla çıkması ve sınırda tümör hücresinin olmaması çok önemlidir.

Erken evrede memenin korunması mümkün müdür?

Günümüzde tıp çok gelişti. Evet, meme kanseri tedavileri de bu gelişmeden payını aldı. Şu anda meme kanseri olan ya da olmayan bir hastanın, erken evrede yakalandığı zaman memesini korumak mümkün olabiliyor, değil mi? Kesinlikle. Meme ile ilgili her yıl yeni çalışmalar yayınlanıyor. Çok sık görülen ve üzerinde çok çalışılan bir konu. Cerrahisi değişti. Daha önce meme kanseri demek, memenin alınması demek iken, artık daha sınırlı cerrahiler gündeme geldi. Çünkü görüldü ki, tüm memeyi almak ile sınırlı bir şekilde alıp radyoterapi yapmak arasında yaşam beklentisi bakımından bir fark yok. Dolayısıyla daha sınırlı cerrahiler gündeme geldi. Keza, tümör biraz daha büyük olduğu zaman, onkoplastik dediğimiz yöntemlerle bu tür yaklaşımlar gündeme geldi. Dolayısıyla, biz burada erken tanı koyduğumuz zaman, hem daha sınırlı işlemlerle hastanın hayatını kurtarabiliyoruz hem de hayat kalitesini yüksek tutabiliyoruz.

2 ve 3 evre meme kanserlerine yaklaşım nasıldır?

İkinci ve üçüncü evre meme kanserlerinde, vücuda yayılmamış bir kanserden bahsediyoruz yine de. Dolayısıyla burada yapacağımız işlemler, sınırlı veya geniş bir cerrahi şeklinde olabilmektedir. Bazen tümörün çapı ve diğer özellikleri, sınırlı cerrahiye izin verebilir. Bu durumda sınırlı cerrahiyi tercih ediyoruz. Bazen ise öncelikle medikal tedavi dediğimiz ilaç tedavisi verip, tümörü küçültüp daha sonra uygun bir cerrahi müdahale yapmaktayız. Buradaki amacımız, hem hastanın yaşam beklentisini en iyi şekilde artırmak hem de dış görünümün en iyi şekilde olmasını sağlamaktır. Dolayısıyla, dar ya da geniş cerrahi ile iyi sonuçlar almak mümkün olabilmektedir.

Günümüzde erken evre meme kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Son yüzyılda, meme kanseri denildiğinde en sık uygulanan ameliyat, mastektomi yani memenin tamamen alındığı cerrahi işlemdi. Ancak daha sonra yapılan çalışmalar, erken evre meme kanserinde daha sınırlı cerrahi yöntemlerle aynı sonucun elde edilebileceğini gösterdi. Zaten erken evre meme kanserinde yaşam beklentisi oldukça yüksektir. Bu nedenle, daha sınırlı cerrahi müdahalelerle hem hastanın yaşam süresini korumak hem de kozmetik açıdan daha iyi sonuçlar elde etmek mümkündür. Bu noktada, meme koruyucu cerrahi veya tümörün biraz büyük olduğu durumlarda onkoplastik cerrahi yöntemleri tercih edilmektedir.

Lokal ileri evre meme kanserinde tedavi nasıldır?

Lokal ileri meme kanserleri, memede ve koltuk altına doğru yayılmış tümörleri ifade eder ve erken evreden bir adım ötededir. Bu durumda tedaviye direkt cerrahi ile başlanmaz. Öncelikle kemoterapi, radyoterapi veya hormon tedavisi gibi ek tedavilerle tümör küçültülür.

Bazen tümörün büyüklüğü nedeniyle mastektomi (memenin tamamının alınması) ameliyatı güvenli bir şekilde yapılamayabilir. Ancak tümör küçüldüğünde mastektomi daha güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Ek olarak, bu tedaviler sayesinde meme koruyucu cerrahi (memenin korunabildiği ve daha iyi kozmetik sonuçlar elde edilebildiği ameliyat) yapılması da mümkün olabilir. Dolayısıyla lokal ileri meme kanserinde öncelikle tümörü küçültmek ve tedaviye yanıtını görmek için kemoterapi, radyoterapi ve bazen de endokrin tedavi gibi yöntemler uygulanır. Ardından cerrahi seçenekler değerlendirilir.

Metastatik evre meme kanseri tedavisi

Metastatik meme kanseri, hastalığın memenin dışına yayıldığı, sadece koltuk altına değil vücudun diğer organlarına da yayıldığı anlamına gelir. Yayılmanın derecesine göre hastanın durumu değişebilir.

Tedavide öncelik, memenin dışında yayılmış olduğu organlara tedavi uygulamaktır. Bu kemoterapi, radyoterapi veya başka tedaviler olabilir. Amaç, bu yayılımları geriletmektir. Daha sonra memeye dönülür. Bu durumda meme kanseri cerrahisi biraz ikinci planda kalmaktadır. Çünkü sistemik olarak bu hastalık geriletildikten sonra hastalığın tekrar yayılmaması, gelişmemesi bakımından meme cerrahisi yapılmaktadır. Ameliyattan sonra da ek tedaviler gündeme gelebilecektir bu hastalıkta.

Enflamatuvar meme kanserinde tedavi nasıldır?

Enflamatuvar meme kanseri, meme kanserinin en ciddi formlarından biridir. Bu kanser türünde memede şişlik ve kızarıklık gibi iltihapla karıştırılabilecek bulgular vardır. Bu nedenle memede şişlik, kızarıklık ve ağrı olduğunda bunun iltihap olduğu düşünülerek geçiştirilmemelidir. Hastaya antibiyotik gibi tedaviler verilse bile durum takip edilmeli, gerekli ek tedaviler yapılmalı ve meme kanseri bulguları saptandığında bunun ciddi bir tablo olduğu anlaşılmalıdır.

Enflamatuvar meme kanserinde tedavide öncelikle cerrahi dışı seçenekler, yani kemoterapi ve hormon tedavisi gibi yöntemler ön plandadır. Öncelikle bu tedavilerle hastalığın biraz toparlanması sağlanır, daha sonra cerrahi gündeme gelir.

Meme kanserinde cerrahi tedavi seçenekleri nelerdir?

Meme kanseri cerrahisinde memeye uygulanan cerrahi işlemler olduğu gibi, koltuk altına (aksilla) uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri de bulunmaktadır. Son yüzyılda her iki alanda da büyük değişimler yaşanmıştır. Eskiden memenin tamamının alındığı, hatta bazen adelelerin de alındığı ameliyatlar yapılırken, günümüzde onkoplastik cerrahi seviyesine gelinmiştir. Koltuk altında da eskiden her hastanın koltuk altı lenf bezleri tamamen boşaltılırken, günümüzde daha sınırlı cerrahi müdahaleler yapılmakta ve hatta bazı durumlarda hiç cerrahi müdahale yapılmaması seçenekleri değerlendirilmektedir.

Mastektomi nedir ve ne amaçla yapılmaktadır?

Mastektomi ameliyatı, özellikle meme kanserinde memenin tamamının alındığı ameliyattır. 20. yüzyılın başında bu ameliyat çok radikal bir şekilde, yani meme, memenin altındaki adeleler vesaire geniş olarak alınmasıyla yapılmaktaydı. Bu yaklaşım giderek küçülmüştür. Bilimsel çalışmalar, memenin cerrahisinin geniş olmasının hastanın yaşam beklentisini artırmadığını göstermiştir. Dolayısıyla bugün mastektomi daha az sıklıkta yapılmaktadır. Örneğin, %20 oranında belki yapılmaktadır diyebiliriz.

Bir başka konu daha var. O da şu: Meme kanseri olmadan da mastektomi yapılabilmektedir. Hatta iki taraflı yapılabilmektedir. Örneğin, ünlü artist Angelina Jolie’yi hatırlayalım. Onda meme kanseri yoktu. Ama meme kanserine yol açabilecek genetik mutasyon ya da genetik değişim vardı. Öyle olduğu için 40 yaşının üstünde hayatında %60-%73 oranında bir gün meme kanseri gelişme riski olduğu için her iki memenin dışı korunarak içi boşaltılmıştı. Yani önlem amaçlı da mastektomi ameliyatı yapılabilmektedir.

Meme kanseri tedavisinde meme koruyucu cerrahi nedir?

Meme kanserinde, özellikle erken evrede, geniş cerrahinin hastanın yaşam beklentisini etkilemediği gösterilmiştir. Bu nedenle meme koruyucu cerrahi ile daha sınırlı bir cerrahi işlemle hem hastanın yaşam beklentisini uzun tutmak hem de memenin görünümünü iyi tutmak, yani hastanın yaşam kalitesini yükseltmek mümkün olabilmektedir. Meme koruyucu cerrahi, erken evre meme kanserinde yapılabilir. İkinci olarak, bazen lokal ileri meme kanseri denilen, biraz daha ilerlemiş meme kanserinde de uygun tedaviler (kemoterapi, radyoterapi gibi) yapılıp hastalık biraz geriletildikten sonra yine meme koruyucu cerrahi yapılabilmektedir.

Meme kanseri tedavisinde onkoplastik cerrahi nedir?

Onkoplastik cerrahi, son yılların getirdiği bir tedavi yöntemidir ve meme koruyucu cerrahinin bir adım ötesi olarak tanımlanabilir. Meme koruyucu cerrahide daha sınırlı cerrahi ile iyi bir sonuç elde edilebilmekteydi. Onkoplastik cerrahide ise amaç, bazen meme koruyucu cerrahiye uygun olmayabilecek, tümörün nispeten daha büyük olduğu durumlarda bile iyi sonuç elde etmektir.

Onkoplasti yöntemiyle meme, bir önceki durumundan çok daha iyi bir görünüme kavuşmaktadır. Yani adı üzerinde onkoplasti, hem tümörü tedavi edelim hem de plastik (estetik) bakımından iyi bir sonuç elde edebilelim.

Burada hem tümörü tedavi etmek hem de memeyi bir önceki durumdan daha iyi bir görünüme kavuşturmak mümkün olabilmektedir. Yani hem kanseri tedavi etmek hem de çok daha iyi bir görüntü elde etmek mümkün olabilmektedir.

Meme kanseri tedavisinde koltukaltına aksillaya cerrahi yaklaşım nasıldır?

Meme kanserinin cerrahi tedavisinde, hem memeyi hem de koltuk altını tedavi ediyoruz. Bunun nedeni, meme kanserinin genellikle lenf yoluyla yayılması ve ilk olarak aynı taraftaki koltuk altına sıçramasıdır. Geçmişte koltuk altındaki tüm lenf bezleri çıkarılırken, yapılan çalışmalar göstermiştir ki memeden koltuk altına yayılan ilk birkaç lenf bezinde (nöbetçi lenf nodları) tutulum olup olmadığına bakılarak, tüm koltuk altını boşaltmanın her zaman gerekli olmadığı anlaşılmıştır.

Bu işlemi, özel boyalı maddeler, radyoaktif maddeler veya yeni geliştirilen demir oksit bazlı maddeler kullanarak gerçekleştirebiliyoruz. Ameliyat sırasında nöbetçi lenf nodunu belirleyip patolojik inceleme yapıyoruz. Eğer bu lenf nodlarında kanser tutulumu yoksa, daha geniş bir cerrahi müdahaleye gerek kalmıyor. Ancak tutulum varsa, cerrahi işlem genişletiliyor.

Bunun bir adım ötesinde, sınırlı bir tutulum olduğunda cerrahi mi yoksa radyoterapi mi uygulanması gerektiği konusu araştırılmaktadır. Yapılan çalışmalar, radyoterapinin bazı durumlarda cerrahinin yerini alabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak, koltuk altına yönelik cerrahi tedavi giderek daha az uygulanmaktadır.

Meme kanseri tedavisinde kemoterapinin yeri nedir?

Kemoterapi esas olarak ilaç tedavisidir ve bunu medikal onkoloji uzmanları uygular.

Kemoterapiden hangi durumlarda istifade ediyoruz? Ya ameliyattan önce ya da ameliyattan sonra. Ameliyattan önce, lokal ileri dediğimiz meme kanseri durumlarında hastalığı küçültmek için kullanılabilmektedir.

Bir diğer durum ise ameliyattan sonra kemoterapi kullanımıdır. Ameliyattan sonra metastaz gelişme riski belli bir rakamın üstündeyse kemoterapi verilir ya da halihazırda metastaz olan hastalara bunu tedavi etmek amacıyla kemoterapi verilebilmektedir.

Meme kanseri tedavisinde radyoterapinin yeri nedir?

Radyoterapi, radyasyon onkolojisi uzmanları tarafından uygulanan bir ışın tedavisidir. Burada amaç bölgesel hastalık kontrolüdür. Yani kemoterapi gibi sistemik bir tedavi değildir. Hastalığın olduğu bölgesel bölge veya mesela kemik gibi metastazın olduğu bölgesel bir yeri tedavi etmek amacıyla verilir. Radyoterapinin amacı esas olarak memede hastalığın nüks etmesini önlemektir, özellikle de sınırlı cerrahi uyguladığımız durumlarda. Yani radyoterapiyi meme koruyucu cerrahi yaptığımız hastalarda nüksü önlemek amacıyla kullanmaktayız.

Meme kanseri tedavisinde hormonal tedavinin yeri nedir?

Meme kanseri hücrelerinin hepsi hormona duyarlı değildir. Yani östrojen, progesteron reseptörleri her zaman pozitif değildir. Pozitif olduğu durumlarda tedaviye bunu eklemek hastalığın seyri bakımından büyük önem taşır. Bazen lokal ileri meme kanserlerinde, daha önce kemoterapi yapabildiğimiz gibi endokrin tedavi de yapabiliyoruz. Ya da hastayı ameliyat ettikten sonra kemoterapi, radyoterapi uygularken, eğer hormona duyarlı hücre tipleri varsa endokrin tedavi verebiliyoruz. Endokrin tedavide de değişik seçenekler vardır. Bunların amacı, hormonların meme kanseri hücreleri üzerine etkisini engellemek veya hormon düzeyini düşürmek ve bu yolla hastalığın tekrarlamasını, sorun çıkarmasını önlemektir.

Meme kanseri cerrahisi sonrası olası komplikasyonlar nelerdir?

Meme kanseri cerrahisi ciddi bir cerrahidir ve her büyük cerrahi gibi bir takım komplikasyonlara gebe olabilir. Burada neler olabilir? Mesela bu ameliyattan sonra kanama, enfeksiyon, yara bölgesinde kan birikmesi dediğimiz hematom durumu, yine kolda şişme (lenfödem olarak adlandırılır), kolda hareket kısıtlılığı, kolun hareketlerinde uzun vadede sınırlanma meydana gelebilir. Bu bakımdan cerrahi ne kadar titiz yapılırsa, bu komplikasyonların olma ihtimali o kadar daha az olacaktır.

Meme kanseri cerrahisi sonrası kanama

Meme kanseri cerrahisinde kanama önemli bir komplikasyondur. Erken dönemde meydana gelebilmektedir. Burada hastanın kan sulandırıcı kullanıp kullanmadığını bilmek gerekir. Böyle bir durum yoksa yapacağımız cerrahinin titizliği önem arz etmektedir. Mutlaka kanamayı durdurmak için ameliyat sırasında çok büyük özen göstermeliyiz. Bu özeni göstermediğimiz takdirde hastada ameliyat sonrası kanamalar, daha sonra kan birikmeleri (hematom dediğimiz durum) meydana gelebilmektedir. Dikkatli bir cerrahi ile bunu minimize etmek mümkündür.

Meme kanseri ameliyatı sonrası enfeksiyon

Meme kanseri cerrahisinde kanama önemli bir komplikasyondur. Erken dönemde meydana gelebilmektedir. Burada hastanın kan sulandırıcı kullanıp kullanmadığını bilmek gerekir. Böyle bir durum yoksa yapacağımız cerrahinin titizliği önem arz etmektedir. Mutlaka kanamayı durdurmak için ameliyat sırasında çok büyük özen göstermeliyiz. Bu özeni göstermediğimiz takdirde hastada ameliyat sonrası kanamalar, daha sonra kan birikmeleri (hematom dediğimiz durum) meydana gelebilmektedir. Dikkatli bir cerrahi ile bunu minimize etmek mümkündür.

Meme kanseri ameliyatı sonrası lenfödem (kolda şişme)

Meme kanseri ameliyatı sonrası erken ve geç bazı komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Bunlar arasında en ciddi olarak ele alınması gereken, kolda şişme ya da lenfödem dediğimiz durumdur. Erken dönemde, yani ameliyattan kısa bir süre sonra şişme olması doğal olabilir ve enjektörle boşaltılabilir. Birkaç boşaltmadan sonra tamamen düzelebilir. Bu durum, özellikle koltuk altı bölgesinde cerrahi yapmakla ilişkilidir. Fakat şunu bilmek gerekir ki, uzun vadede koltuk altında cerrahi yapılmış ve üzerine de bir ışın tedavisi eklenmişse, beş hastadan birinde hayatının bir döneminde kolda şişme meydana gelebilir. Bunun nedeni, koldaki lenf sıvısının boşalamaz olmasıdır. Ve bu şişme zaman içinde o kadar artabilir ki, kişinin kol hareketlerini çok kısıtlayabilir. Bu bakımdan lenfödem oluşmamasına çalışmak, onu tedavi etmekten daha kolay olduğu için, mümkün olduğunca gerekmedikçe koltuk altı cerrahisini geniş yapmamak, sınırlı tutmak çok önemlidir. Aynı şekilde, radyoterapi kararını da çok dikkatli vermek gerekir.

Meme kanseri ameliyatı sonrası hastanın takibi nasıl olmalıdır?

Meme kanseri ameliyatı yaptıktan sonra hastaların yakın takibi çok değerlidir. Çünkü evresine göre bu hastalık nüks edebilir, yani tekrarlayabilir. Evre ne kadar erkense bu nüks etme ihtimali o kadar düşüktür. Nasıl bir takip takvimi var? İlk 3 sene 3 ayda bir, daha sonraki 2 sene 6 ayda bir, yani toplamda 5 yıl hasta takip edilir. 5 yıldan itibaren de senede bir hastanın görülmesi şarttır.

Kimler bu hastanın takibini yapacak? Bir, ameliyatı yapan cerrah. İki, daha sonra medikal onkoloji veya radyasyon onkolojisi uzmanları da tedavisine katkıda bulunmuşlarsa onlar da. Birlikte takip etmek büyük yarar sağlar. Bu takipte hem muayene etmek hem de bir takım görüntülemeler yaptırmak ve bazı kan testleri yaptırmak gerekmektedir. Burada amaç, eğer bir nüks olacaksa onu çok erken yakalamaktır.

Hiçbirimiz hastalığın ilerlemesini istemeyiz. Ancak erken teşhis sayesinde hastalığa daha kolay müdahale edilebilir. Bunları neden bu şekilde anlatıyorum? Çünkü meme kanserinde, hasta uygun bir evrede ve yeterli tedavi almışsa neredeyse normal hayatına devam edebilir. Bu nedenle ameliyatın doğru şekilde, en iyi koşullarda yapılması ve ameliyat sonrası en uygun tedavilerin seçilerek uygulanması hastanın geleceğini çok ciddi şekilde etkileyecektir.

Prof. Dr. Abut Kebudi

Prof. Dr. Abut Kebudi

Genel Cerrahi Uzmanı
Cerrahi Onkoloji Uzmanı

Prof. Dr. Abut Kebudi, 1981 yılında İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1988 yılında İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlayarak, Genel Cerrahi uzmanı oldu. 1992 yılında ABD Kaliforniya Üniversitesi’nde (University of California, Los Angeles) Laparoskopik cerrahi ve Onkolojik cerrahi (özellikle meme kanseri) konularında çalıştı.

Prof. Dr. Abut Kebudi, 1998’de Genel Cerrahi Doçenti, 2004 yılında Profesör oldu. Cerrahi Onkoloji Yan Dal Uzmanlığı vardır. “European Breast Center (Düsseldorf)” Onkoplastik Meme Cerrahisi Sertifikası, “European Board of Surgery Sertifikası” vardır. 2004-2016 yıllarında Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’inde profesör olarak görev yaptı, aynı fakültede Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı, Fakülte Yönetim Kurulu Üyesi, Fakülte Kurulu üyesi, Dekan Yardımcısı, Sağlık Hukuku Merkezi (SAHUMER) Başkanı idari görevlerini yürüttü.