Ses Kısıklığı Sebepleri ve Tedavisi

Prof. Dr. İsmail Koçak
Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Ses kısıklığı, hepimizin hayatının bir döneminde karşılaşabileceği bir sorundur. Hayatımız boyunca sesimiz sürekli değişir. Doğduğumuzdaki ses tonumuz, ergenlik dönemindeki sesimiz ve erişkinlikteki sesimiz birbirinden farklıdır. Zaman geçtikçe sesimiz de doğal olarak değişim gösterir.

Bir bebek, yüksek frekansta ve ince bir sesle ağlar. Zamanla bu ses kalınlaşır ve çocuk konuşmaya başladığında ses tonu biraz daha düşük olur. İlkokul çağında kız ve erkek sesleri birbirine benzese de, ergenlik döneminde belirgin farklılıklar ortaya çıkar. Erkeklerde ses daha çok kalınlaşırken, kızlarda bu değişim daha hafif olur. Sonuç olarak, erişkinlik dönemine özgü kadın ve erkek ses tonları oluşur.

Yaş ilerledikçe, hormonal dengelerin değişmesiyle birlikte ses de yeniden farklılaşır. Menopoz ve andropoz dönemlerinde kadınlarda ses tonları kalınlaşırken, erkeklerde ise ses daha ince hale gelebilir. Bu değişiklikler hayatın doğal bir parçasıdır.

Ancak, sesin ani ve beklenmedik bir şekilde bozulması veya kısılması farklı bir sorundur. Günlük hayatta normal olan ses bir anda değişiyorsa ve kişi zorlanıyorsa, bu durum ses kısıklığı olarak adlandırılır. Genellikle ses kısıklığının sebebi enfeksiyon, ses telleri veya gırtlakla ilgili sorunlar, ya da bu bölgelerin mekanik yapısındaki problemler olabilir.

Ses, üç sistemin birlikte çalışmasıyla oluşur: Akciğerler, gırtlak ve yüz ile boğaz bölgesindeki hava boşlukları. Bu üç sistemin dengeli bir şekilde çalışması gerekir. Ses kısıklığı dediğimizde, sadece bu sistemlerin düzgün çalışmaması değil, aynı zamanda sesin bozulma sorunu da akla gelir.

Sesin bozukluğu, alışık olduğumuz sesin dışarıdan yanlış algılanmasıdır. Sesin yapısında bir değişiklik olmayabilir, fakat dışarıdan bozuk gibi duyulabilir. Bu nedenle, iki tip ses problemi vardır: biri sesin bozukluğu, diğeri ise sesin kısılması.

Konuyu çok karmaşık hale getirmek istemiyorum, ama biraz daha detaya inmek gerekirse, ses problemlerinde en çok etkilenen doku gırtlaktır. Gırtlak, soluk borusunun üzerinde yer alır ve kıkırdak yapılardan oluşur. Bu yapı boynumuzun ön tarafında yer alır ve öndeki çıkıntısı, halk arasında ‘Adem elması’ olarak bilinir.

Gırtlak ve yutak, birbirine komşu olan iki bölgedir ve gırtlak, tam olarak havayolunun üzerinde yer alır. Eğer gırtlağa içeriden bakarsak, ses tellerini görebiliriz. Aslında ses telleri, tel şeklinde değil, ses kıvrımları şeklindedir. Üç ana tabakadan oluşur: en derinde bir kas tabakası, onun üzerinde jel benzeri bir tabaka (yaklaşık yarım milimetre kalınlığında), ve en dışta çok ince bir epitel tabakası bulunur. Bu iki ses teli dokusu bir araya gelir.

Nefes alırken ses telleri açılır ve hava geçişi sağlanır, ses çıkartırken ise bu iki doku kapanır ve titreşerek ses üretir. Ses teli sorunları, genellikle dokunun kendisiyle ilgili ya da hareket problemleri olarak sınıflandırılır. Ses tellerinin hareketini sağlayan kaslar, hem gırtlak içinde hem de dışında yer alır. Bu kasların hareket edememesi durumunda ses hareketi sorunları ortaya çıkar; bunları sıklıkla ses teli felçleri ya da romatizmal sorunlarda görürüz.

Larenjit

Ses kısıklığı, hepimizin yaşadığı bir problemdir ve en yaygın nedenlerinden biri larenjitlerdir. Larenjit, ses teli dokusunun iltihaplanmasıdır. Doku şişip kızardığında ses zayıflar, gücünü kaybeder, ve kişi sesi çıkarmakta zorlanır. Bir süre sonra, ses tamamen kaybolabilir. Bu durum, birkaç gün içerisinde gelişebilir.

Çevremizde sıklıkla karşılaştığımız soğuk algınlığı, grip gibi enfeksiyonlar sırasında ses telleri kolayca etkilenir ve kişi kısa süreliğine sesini kaybedebilir. Bu tür durumlarda ses kısılması genellikle geçici olup, dokuların toparlanmasıyla birlikte bir hafta içinde düzelir. Eğer ses kısıklığı bir enfeksiyona bağlıysa, sesi dinlendirmek çoğu zaman yeterlidir. Ancak, doktorun önerisiyle antibiyotik kullanımı avantaj sağlayabilir.

Hekimin önerdiği tedaviye uymak bu noktada çok önemlidir, çünkü larenjit bazen basit bir hastalık gibi görünse de, ilerleyip solunum yollarında ciddi sorunlara neden olabilir. Kısa süreli larenjitler genellikle “akut larenjit” olarak tanımlanırken, 1,5 ayı geçen vakalar “kronik larenjit” olarak adlandırılır. Üç ayı aşan durumlarda ise gerçek anlamda kronikleşmiş larenjitten bahsedilir. Kronik larenjit, ses tellerinde uzun süreli sorunların devam etmesi anlamına gelir. Genellikle enfeksiyonlar bu tür durumlarda pek karşımıza çıkmaz, ancak sürekli ses tellerini tahriş eden nedenlerle daha sık karşılaşırız.

Bunlar nelerdir?

  • Sürekli Ses Kullanımı: Uzun süre ses kullanmak, ses tellerine zarar verebilir.
  • Sigara Dumanına Maruz Kalma: Sigara dumanı, ses tellerini olumsuz etkileyerek ses kısıklığına yol açabilir.
  • Asit Larenjit (Boğaz Reflüsü): Asit larenjit, boğazdaki asit dumanından etkilenme veya boğaz pH’inin düşmesi durumudur. Bu, Türkiye’de ses kısıklığının en sık sebeplerinden biridir.

Reflü

Reflü, aslında biraz yanlış bir terminolojidir. Çünkü reflü, geri kaçış anlamına gelir. Ancak burada bildiğimiz klasik midedeki asidin geri kaçışı değil, daha çok boğazın asit dumanından etkilenmesi ya da boğazdaki asit seviyesinin artması durumu söz konusudur. Bu nedenle, durumu asit larenjit olarak tanımlamak daha uygundur.

Sesin yüzey tabakası şişer ve kalınlaşır; bu da sesin kalınlaşmasına neden olur. Genellikle sabahları sesin kalınlaşması daha belirgindir. Gün içerisinde ses bozulur ve akşama doğru sesin enerjisi düşmeye başlar. Sesin enerjisinin düşmesiyle kişi zorlanmaya başlar ve daha fazla çaba sarf eder. Konuştukça hem ses hem de vücut yorulmaya başlar.

Reflü, toplumumuzda, özellikle Türkiye’de sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Çocuklarda, orta yaşta ve ergenlerde, genellikle yemek kalitesinin büyük etkisi vardır. Eğer kişi düzenli yemek yemiyor, asitli yiyecekleri veya fast food türü gıdaları günlük yaşamının bir parçası haline getiriyor ve gece tok yatıyorsa, bazı olumsuz alışkanlıklar ve yiyecekler alışkanlık haline gelmiş demektir. Örneğin alkol, kahve ve çikolata kullanımı boğazdaki asit oranını önemli ölçüde artırmaktadır.

Yeterli sıvı almamak, klimalı ortamlarda bulunmak veya kuru havada yaşamak boğazdaki asit dengesini olumsuz etkiler. Bu durum ses üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Ses sadece kısık kalmaz, aynı zamanda kuru öksürük, boğazda geçmeyen balgam hissi ve boğazda gitmeyen akıntı hissi gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.

Ses kısıklıkları yapısal olabilir. Son zamanlarda tüm dünyada yaygınlaşan bir hastalık, tanı aletleri ile daha çok karşılaştığımız bir hale gelmiştir.

Sulcus vocalis

Bunlardan biri sulcus vocalis hastalığıdır. Sulcus vocalis, seslerdeki çöküntü hastalığıdır. Seslerin yüzey tabakası doğuştan çöküktür ya da ara tabakaları eksik olduğu için yüzey tabakası çökük kalır. Bu durum, ses inceliği, çatallanma, güçsüzlük ve enerji kaybı olarak karşımıza çıkar.

Ses kısıklığı, enfeksiyonlara bağlı olabileceği gibi doğuştan gelen yapısal problemlere de bağlı olabilir. Bunun yanında, ses tellerinde birçok kişide ufak tefek kitleler oluşabiliyor. Bu kitlelerin çoğu iyi huylu olsa da, bazen küçük problemler çok ciddi sorunlar olarak karşımıza çıkabilir. Özellikle ses teli kanserleri bunlar arasındadır.

Ses telleri birçok problemden etkilenebilir çünkü ses telleri çok hassas bir dokudur. Aynen parmaklarımız gibi, en ufak bir bedensel olayda nasıl ellerimiz etkileniyorsa, gırtlağımız da kolaylıkla etkilenebilir. Örneğin, anksiyete durumlarında, mutsuzluk anlarında, depresyon hallerinde, heyecanlandığımızda, kendimizi kötü hissettiğimizde, uykusuz kaldığımızda veya yorgun olduğumuzda sesimiz de muhakkak değişecektir.

Tiroid Problemleri

Aşırı yorgun bir kişinin sesi de kısılabilir. Tiroid problemi olan bir bireyin sesi de kısılma yaşayabilir. Örneğin, idrar söktürücü ilaç kullanan bir kişinin sesi kısılabilir. Ses telleri, mekanik olarak çalışan hassas dokulardır ve vücudun nem seviyesi bile ses tellerini etkileyebilir. Dolayısıyla, ses her açıdan etkilenen bir problemdir.

Ses Kısıklığı Tedavisi

Ses kısıklığı, ancak bir uzman tarafından tedavi edilmelidir. Eğer iki haftadan fazla süren bir ses kısıklığı varsa, mutlaka bir hekim tarafından muayene edilmesi gerekmektedir. Ses kısıklığının tedavisinde en önemli şey, sebebin bulunmasıdır. Sebebe yönelik yapılan her türlü işlem, tedavinin temel basamağını oluşturur; bu nedenle hekiminizden destek almanız şarttır.

Ses telleri oldukça hassas dokulardır, bu yüzden ameliyatları ve tedavileri büyük bir önem taşır.
Tedavide neler yapılır?

Öncelikle ilaç tedavisi önceliklidir. Ancak çoğunlukla gırtlak, cerrahi tedavilerle ve ses terapisi dediğimiz rehabilitatif tekniklerle de tedavi edilmektedir.

Prof. Dr. İsmail Koçak

Prof. Dr. İsmail Koçak

Kulak Burun Boğaz Uzmanı

Prof. Dr. İsmail Koçak, ses bozuklukları ve vokoloji konusunda uzmanlaşmış bir kulak burun boğaz (KBB) doktoru, biyomedikal mühendis ve homeopattır.

Aslen bir müzisyen olan Dr. Koçak, 1993 yılından beri ses tedavisi yapmaktadır. Çok yönlü geçmişi sayesinde profesyonel ses tedavisi ve vokal performans sanatları tıbbı alanında uzmanlaşmıştır. Bugüne kadar ses estetiği ve doku koruma alanında kullanılan üç önemli cerrahi tekniğin mucidi olmuştur. “Ses sihirbazı” olarak anılan Dr. Koçak, ülkesinin Eurovision ekiplerinin vokal sağlığıyla da ilgilenmektedir.