Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?
Prof. Dr. Oktay Demirkesen
Üroloji Uzmanı
Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?
Eskiden interstisyel sistit olarak bilinen bu durum için son yıllarda bu terim tercih edilmemektedir. Uluslararası ve konuyla ilgili bilimsel kuruluşlar, çoğunlukla mesane ağrısı sendromu tanımını kullanmaktadır.
Mesane Ağrısı Sendromu Nasıl Tanımlanır?
Mesane ağrısı sendromu; altı aydan uzun süren pelvik ağrı, basınç ve rahatsızlık hissine eşlik eden, ani sıkışma veya idrara çok sık gitme gibi en az bir alt üriner sistem yakınmasının bulunduğu klinik bir tablodur.
Tanı Nasıl Konur?
Bu tanıya ulaşabilmek için, benzer şikâyetlere yol açabilecek diğer hastalıkların mutlaka dışlanması gerekir. Mesane ağrısı sendromu, başka nedenler ekarte edildikten sonra klinik bulgularla konulan bir tanıdır.
Mesane Ağrısı Sendromunun Oluşum Mekanizması
Mesane ağrısı sendromunda, farklı nedenlerle ortaya çıkan uyarıların mesanede immünoalerjik yanıtlar oluşturduğu düşünülmektedir. Bu süreç, mesanenin iç yüzeyini kaplayan ve mukoza olarak adlandırılan dokunun hasarlanmasına yol açmakta ve belirtilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Mesane Ağrısı Sendromunun Görülme Sıklığı
Mesane ağrısı sendromunun görülme oranları ülkelere göre belirgin farklılıklar göstermektedir. Güncel bir çalışmaya göre toplumda yaklaşık yüzde üç oranında görüldüğü bildirilmektedir.
Yaş ve Klinik Özelliklere Göre Değişkenlik
Hastalığın görülme sıklığı yaşla birlikte değişiklik gösterebilir. Yakınmaların tipi, şiddeti ve hastalığın klinik seyri kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir.
Cinsiyete Göre Dağılım
Mesane ağrısı sendromu kadınlarda erkeklere kıyasla belirgin şekilde daha sık görülür. Kadınlarda görülme oranı erkeklere göre yaklaşık beş ila on kat daha fazladır.
Eşlik Eden Hastalıklar ve Sendromlar
Mesane ağrısı sendromu olan hastaların yaklaşık dörtte üçünde irritabl bağırsak sendromu veya vulvodini gibi diğer pelvik bölge ağrı sendromları görülebilir. Bunun yanı sıra fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromu gibi tüm vücudu ilgilendiren sistemik sendromlar da bu hastalarda sık eşlik edebilir.
Otoimmün Hastalıklarla İlişki
Ayrıca otoimmün kaynaklı hastalıkların, mesane ağrısı sendromu olan hastalarda daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu durum, hastalığın yalnızca mesaneyi değil, tüm vücudu ilgilendiren bir süreç olabileceğini düşündürmektedir.
Tanıya Yaklaşımın Önemi
Tanı yöntemlerinin hastaya uyarlanması ve benzer semptomlara yol açabilecek olası nedenlerin dışlanması büyük önem taşır. Doğru tanıya ulaşabilmek için sistematik ve bütüncül bir yaklaşım gereklidir.
İlk Değerlendirme Aşamaları
Bu nedenle ilk aşamada ayrıntılı bir öykü alınmalı ve fizik muayene yapılmalıdır. Değerlendirmeye idrar tetkikleri eklenmeli, gerekli durumlarda sistoskopi yani endoskopik olarak mesanenin içinin doğrudan incelenmesi sağlanmalıdır.
Hayat Kalitesinin Değerlendirilmesi
Tanı sürecinde hastaların yalnızca fiziksel bulguları değil; işlevsel, duygusal, davranışsal ve cinsel yaşam dahil olmak üzere tüm hayat kalitesi özelliklerinin bilinmesi de son derece önemlidir.
Tedavi Yaklaşımının Temel Prensipleri
Mesane ağrısı sendromunda kişiselleştirilmiş, basamaklı ve gerektiğinde farklı yöntemlerin bir arada uygulandığı bir tedavi yaklaşımı tercih edilebilir. Hastalığın seyrine ve hastanın yakınmalarına göre tedavi planı kişiye özel olarak şekillendirilmelidir.
Multidisipliner Yaklaşımın Önemi
Birçok sistemi ilgilendiren yakınmalar tabloya eşlik edebildiği için, farklı uzmanlık alanlarının birlikte yaklaşımı gerekebilir. Üroloji başta olmak üzere ilgili branşların koordinasyonu tedavi başarısı açısından önemlidir.
Uygulanabilecek Tedavi Seçenekleri
Tedavi sürecinde yaşam tarzı değişiklikleri ve ağızdan kullanılan ilaç tedavileri ilk basamakta yer alabilir. Gerekli durumlarda mesane endoskopisi sırasında mesanenin sıvı ile şişirilerek bir süre baskıya maruz bırakılması uygulanabilir. Mesane içine verilen ilaçlar, mesaneye botulinum toksini yani botoks enjeksiyonu ve sinir uyarılma teknikleri diğer tedavi seçenekleri arasındadır. İleri ve dirençli olgularda radikal ameliyatlar gündeme gelebilir. Ayrıca ağrı kesiciler ve pelvik taban rehabilitasyon teknikleri de tedavi planına eklenebilecek yöntemlerdendir.
Prof. Dr. Oktay Demirkesen
Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Oktay Demirkesen, 1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tıp eğitimini İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde tamamlamış, üroloji uzmanlık eğitimini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda almıştır.
İhtisas sonrası Almanya’da Johannes Gutenberg Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı’nda DAAD bursu ile ileri düzey eğitim görmüş, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda başasistan ve doçent olarak görev yaptıktan sonra Şubat 2008’den bu yana aynı klinikte profesör olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Ayrıca laparoskopik cerrahi alanındaki deneyimini Charité Üniversite Hastanesi (Berlin)’nde gerçekleştirdiği eğitimlerle geliştirmiştir.
Mesleki İlgi Alanları
- Nöroüroloji
- Kadın Ürolojisi
- Rekonstrüktif Üroloji
- Üriner inkontinans (idrar kaçırma)
- Alt üriner sistem fonksiyon bozuklukları
- Ürolojide laparoskopik cerrahi



